SON DAKİKA
Hava Durumu

ÇEKİRDEK KURUM AİLEDİR

Yazının Giriş Tarihi: 18.10.2025 02:53
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2025 02:54

Allah’ın takdiri herkesin için farklıdır. Anne-baba seçme şansımız, ırk, din, cinsiyet, dil, servet, ülke seçme hakkımız yoktur. O halde bunu takdir eden Allah sınavımızı buna göre yapacaktır ve bize düşen sınavı bize verilen imkan ve kabiliyetlerle tamamlamaktır. Aile etimolojik olarak ‘birini çekince diğeri ayakta kalamayan iki unsur’ anlamına gelir. Kur’an’ın bakışına göre erkek ve kadın diğerini tamamlayan iki yarımdır. Bu bütün ancak iki ya rım bir araya gelirse tamamlanır. Bu yarımların her birinin adı ‘zevc’dir. Zevc; eş/çift demektir. Bu eş olma hali eşit olma manasına değildir. Çünkü kadın ve erkeğin farklı görev ve kabiliyetleri vardır, aile içindeki ödevleri de farklıdır, mizaçları da. Kur’an öte yandan tüm iman edenleri aile gö rür ve iman kardeşliğini över. Dahası tüm insan lık da Kur’an’a göre büyük bir ailedir ki ayetler dört yerde ‘Ey Ademoğulları’ şeklinde hitap eder. Yani Kur’an, tüm insanlık ailesinin aynı ve tek Allah etrafında kardeş ve aile olarak toplanma sını murad eder. Aile modern ilimlerde en küçük sosyal yapı olarak tarif edilir. Nitekim ailelerden toplumlar, toplumlardan halklar oluşur. Aile çekirdek yapı olması sebebiyle toplumun ve Ulusun kaderinde doğrudan etkilidir. Bu yapı ne denli güçlü ve güzel olursa toplum o ölçüde güç lü olacak, bu aile içinde nizam ve hakkaniyete ne denli uyulursa toplumda bu kelimelerin bulduğu karşılık aynı nispette olacaktır. Türkler aile yapısı ile tüm cihana gerçekten örnek haldedir. Törelerden ve örflerden gelen kültürel genler ile devletleri ayakta tutan kurumlardan birisi bu nedenle aile yapısı olmuştur. Türklerde her evlilikten sonra bir ev oluşur. Bu nedenle izdivaca evlenmek denir. Bu bağlı olunan aileden kopmak değil, yeni aileler üret mek üzere görev almaktır. Keza Türk ailesinde büyüklere saygı ve küçüklere sevgi her daim esas olduğundan ev’ler ayrı olsa da aileler ve akrabalar sürekli irtibat halindedir. Yardımlaşma ve paylaşma kültürü de buna bağlıdır. Aile yapısının kadın erkek erkilliği zamana göre değişmiş olsa da Türk ailesinde kadın İslam’dan önceki zamanlarda bile aşağı kademelerde değildir. Coğrafya ve töre gereği erkek aile dışı av, savaş, çalışmak gibi işlerle meşgul olurken, kadın dişi kuş misali hanenin namusunu koruyan, yavruları büyüten, ocağı kaynatan ve eşine her konuda yardımcı bir statüdedir. Kadın ve çocuğa şiddet ise töre gereği vardır lakin bu adaletsizlik veya keyfiyetten değil, ahlaksızlık veya imansız lık veya töreye karşı gelmek gibi büyük suçların cezası şeklinde tatbik edilen nadir durumlardır. Türk aile yapısı içerisinde bulunduğu törenin minik parçası olarak inançlı, yüksek karakterli, insancıl ama haşin tabiatlı evlatlar yetiştirmek öncelikli hedefinde olarak eğitimi üstlenmiş vaziyettedir. Bu eğitim en başta millet sevgisi, töre nizamı ve inanç boyutu olmak üzere başlar, savaş sanatı, namus kavramı, çalışmak terbiyesi şeklinde devam eder. Çocuklar devletin geleceği olduğu için aile yapısındaki ilk gaye bu yüzden hayırlı ve faydalı evlat yetiştirmektir. Bu fayda üretmek, çalışmak, korumak, savaşmak gibi temel gayelerin hepsine yöneliktir. Yani aile aynı zamanda bir okuldur ve ana babanın görevi çocuğu yarınlara bilgi yönünden hazırlarken, ahlak ve din anlamında da terbiye etmek, töre ve devlet boyutunda da devlete faydalı vaziyete getirmektir. Çocuklar bu kutsal yuva içinde bir yandan saygıyı, diğer yandan yaşamı öğrenir ve ayakları nı yere sağlam basmak için aileyi kökleri olarak kabul eder. Yaş ilerlese de ailenin dağılmaması bu nedenledir. Sorumluluklarını yavaş yavaş öğrenen çocuk önce kendisini, sonra ailesini ve sonra ulusunu fark ederek, bu senaryoda kendisi ne düşen görevi öğrenir ve yerine getirip rüştünü ispat ettikten sonra ayrı bir yuva kurmak üzere oradan ayrılır. Türk aile yapısı ister göçebe ister yerleşik zamanlarda olsun bu haldedir. İslam’dan sonra ise tüm bu ahlak ve inanç kavramları Allah emirleriyle tadil edilmiş, beşeri hayata yeterince hazırlanmakta kusur etmeyen aileler, İslam ile de maneviyatlarını yüceltmişlerdir. Neticede sağlam karakterli, iffet ve haysiyete düşkün, zulme karşı, namusu için yaşayan, tüm bireylerini evvela devlet çıkarları için var eden ailelerin yaşantı sına İslam ile bir de kutsallık ve mutlak ahlak girmiştir. Türkler İslam’a kendi rızalarıyla girdikleri için ve İslam geleneklerine çokça benzediği için, cihad emri savaşçı ruhlarına çokça uyduğu için intibakta zorlanmamışlar, bu birliktelikten aldıkları güçle daha da köklenip yayılmışlardır. Dünya ve ahiret gayeleri de bu şekilde şekillenmiş, uzun asırlar İslam sancağını, Türk sancağı yanında gurur la ve üç kıtaya taşımışlardır. Bu birliktelik aile yapısına da olumlu tesir etmiş, aileler evlatlarına devlete dair hususlarla, dine ait işleri aralarındaki dengeyi muhafaza ederek vermiş, bu sayede de kas güçleri iman gücüyle desteklenip devletler daha da büyümüştür. Nesli korumada çekirdek kurum ailedir. Aile hayatını gerektiği şekilde sürdürmek İslam tarafın ‘dan hayatta en büyük hizmet yani en değerli ibadet kabul edilmiştir. Burada şu ödevlerden bahsedilir; eşlerin birbirine karşı ödevleri, ebeveynin çocuklara karşı ödevleri ve çocukların anne babaya karşı ödevleri. VELHASIL yıkmayın DEĞERLERNİZİ Örnek aile olmanız dileklerimle .

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.